22 Ekim 2010 Cuma

LARENJİT



Bu akşam iş dönüşü beni bu şekilde karşıladın. Gayet cool, hiç gülümseme veya konuşma yok. Ben çok güldüm ama o haline. Gözlüğü ve şapkayı çıkarınca ses çıkıyor, takınca ı-ıh... Anlamadım bu yaşta bu havayı ya neyse :)




3 gündür larenjitle uğraşıyoruz. İlk gün hafif belirtiler bşladı. Tabi bunun larenjit olduğunu anlamadım. Sonra baktım dün hırıltı ve öksürük artıyor, Berkan Bey'in yolunu tuttuk... Larenjit teşhisi koydu. Bunu bilmiyorduk, öğrendik... Ses tellerinde oluşan enfeksiyon imiş... Umarım akut olur. Kronikleşmez... Basit birşey, senin keyfin yerinde, kuru öksürük ve hırıltıdan başka birşey yok... Seviyorum bu tarz basit hastalıkları. Hem senin bağışıklık sistemin de böyle güçlenecek değil mi! Yanlış mı düşünüyorum acaba? Bilemedim şimdi...


Bir de kaşık çatal düşkünlüğü çıktı. Biz yemeğe başladığımız an geliyorsun masa kenarına, kaşık çatala saldırıyorsun... Bir akşam önüne yoğurt kasesini koyduk, verdik eline de kaşığı; sonuç yukardaki fotoğraftaki gibi oldu. Aslında İmran söylemişti; doğrusu 6 aylıktan itibaren bebeklerin eline kaşığı vermek lazımmış. 2 yaşına gelen bir çocuk bu şekilde kendi kendini doyurabilirmiş. Hatta gözümle gördüm, kendi kızı 2 yaşında tabağını taşıyıp, poğaçasını yedi, ardından da bir güzel yediği minik masasını topladı. Biz babanla gözlerimize inanamadık. Maşallah diyelim... Benim de bu eğitimi sana vermem gerek ama biliyorum, lakin etrafın her zaman yukardaki fotoğraf gibi kirlenmesine tahammül edebilir miyim emin değilim :)

Hiç yorum yok: