30 Eylül 2008 Salı

Bayram

Bugün bayram. Senin ilk bayramın. Bizim ilk bayramımız....
Normal şartlar altında senin bu bayram hala karnımda olman gerekiyordu. Ama olmadı. Plan yapıyordum daha sen doğmadan; kurban bayramını evde geçirecektik beraber. Ne anneanneye, ne babaanneye gidecektik. Ne de olsa daha 1.5 aylık olacaktın kurban bayramında. Belki yine geçiririz kurban bayramını tam planladığım gibi evde beraber. Ne dersin oğlum?
Biraz önce hastaneden geldik. Yine kucağıma aldım seni. Ama bu sefer çok dayanamadın, uykuya daldın hemen. Gerçi itiraf etmem lazım; hafif gözünü aralayınca kucağıma aldım. Bıraksam uyuyacaktın. Ne yapayım dayanamıyorum. Bugün ancak yarım saat seni görmeme izin verdiler.

29 Eylül 2008 Pazartesi

920 gr


Bu fotoğrafı 24 Temmuz'da çektim. Yani doğumundan 11 gün sonra. O günden sonra da hemen hemen her gün cep telefonu ile fotoğrafını çektim. Doğduğunda 920 gr idin. Doğumdan sonra 780 gr'a kadar düştün. Tekrar doğum kilona(920 gr için kilo demek de komik geliyor) ulaşman 20 gün aldı. demek ki bu fotoğrafta 800 gr civarındasın. Fotoğrafı cep telefonu ile çektiğim için sanırım, olduğundan büyük gözüküyorsun burada.
Sen doğduğun andan itibaren ağlamaya başladım. Hamile kadın görüyor, ağlıyordum. Sağlıklı bebek görüyor, ağlıyordum. Seni görüyor, ağlıyordum... Yalnız doğumdan sonraki ilk 3 gün gayet iyiydim. Anneliği henüz hissetmemiştim sanırım. Bir arkadaşım sezeryan olduğunda annelik hormonları daha geç salgılanmaya başlıyormuş diye duydum. Doğru olabilir, bilemiyorum. Tam lohusalık bitmek üzereyken ve benim de sulu gözlülüğüm bir nebze olsun geçmişken, bu sefer de hastalığını öğrendik, ben yine ağlamaya devam ettim. Bu kadar sulu göz olduğumu ben bile bilmiyordum. Aslında bu süreçte seni tanımaya çalışırken, kendimi de yeniden keşfediyorum galiba. Zira annelik beni de oldukça değiştirdi.

İLK DEFA...


Bugün ilk defa uzun uzun kucağıma aldım seni. Kucağımda uyuttum. Gazını çıkarttım. 77 gün sonra ilk defa...
Sen ise uslu uslu durdun kucağımda. Uykuya direndin 2 saat beni inceledin, çevreyi inceledin. Arada yatağına yatırdım uyuyasın diye, ama sırtın yere değer değmez başladın hareketlenmeye. "Beni al tekrar kucağına" der gibiydin. Dayanamadım tabi, kucağımda uyuttum seni.
Mutlu olmak için ne kadar basit sebepler yetebiliyormuş insana...

28 Eylül 2008 Pazar

İNANÇ'A




SENİ ÇOK SEVİYORUM OĞLUM.