28 Eylül 2009 Pazartesi

BLOGUMUZ 1 YAŞINDA

Tam 1 yıl olmuş buraya yazmaya başlayalı. Ne zamandır aklıma takılıyor, bloga başlarken hiç açıklama yapmadan pat diye hikayemizin ortasından anlatmaya başlamış gibi duruyorum. Halbuki blogun bir de öncesi var. Hem de hamileliğimin başlangıcına kadar giden bir önce. Sen biliyorsun tabi ki. Hamileliğimi öğrendikten kısa bir süre sonra başladım sana yazmaya bir defterin sayfalarına. Doğumundan sonra bloga yazma düşüncesi oluştu. Önceleri emin olamadım, buraya mı yazsam, deftere mi yazsam diye. Bir müddet ikisi bir arada yürüdü. Sonra hadi dedim bloga devam edeyim. Ardından çevremle paylaştım. Blogumuzu görücüye çıkardık diyelim:)

Şimdilik yazmaya devam ediyorum ama emin olamıyorum burası kalıcı olur mu olmaz mı. Malum teknoloji hızla gelişiyor. Sitelerin biri açılıyor biri kapanıyor. Ben yazdıklarımın sana ulaşmasını ve seninle kalabilmesini istiyorum oysa ki. Misal sen 40-50 yaşına geldiğinde, çocuklarına "bak bu yazıları babaanneniz yazmış bana" demelisin. (Çok mu uçtum ne!:) ) Bu sebeple, bir ara diyorum, yazıların çıktısını mı alsam ne yapsam! El yazısı gibi olmaz ama yine de birşeyler ifade eder herhalde.

23 Eylül 2009 Çarşamba

LEVEL ATLADIK

Fotoğraf bayramın 2. günü Biga'da çekildi. Yanındaki Murat amcan ve Tuba teyzenin kızı Ece. 7,5 aylık. Sizi yanyana oturttuk. O senin olmayan saçını çekmeye çalıştı. Sen onun omuzundaki nazarlığı ağzını almaya kalktın. Biz de sizi izleyip durduk. Bakalım ilerde neler yapacaksınız:)

Bu arada buraya yazmadım ama fotoğraflardan da anlaşıldığı üzere artık desteksiz oturabiliyorsun. Etrafa ilgin alakan da çok değişti. İmran ablan, seni en son gördüğünde bebeklikten çıktığını söyledi. Ben kısaca "oğlum level atladı" diyorum. Darısı bir üst "level"a...


18 Eylül 2009 Cuma

GELİŞMELER


Nerden başlamalıyım anlatmaya diye düşünüyorum şimdi... O kadar çok şey var ki sana anlatmak istediğim...

Önce, tam 1 yıl sonra doğduğun şehre yaptığımız geziden bahsedeyim. Geçen sene 10 Eylül'de İstanbul'a gelebilmiştik seninle. Bu sene 5 Eylül'de 1 haftalığına ziyarete gittik Kahramanmaraş'a. Nerdeyse tüm aileyle tanıştın diyebilirim. Doğduğun hastaneye gittik. Sana emeği geçen doktorunu ve hemşireleri ziyaret ettik. Her gören seni ne kadar iyi bulduğundan bahsetti. Aslında daha kötü beklediklerini söylediler. Hatta yüzüme karşı, "hiç de aptal aptal bakmıyor" diyen patavatsızlar da oldu ya neyse... Buna da sabredelim bakalım! Öyle yorumlar duydum ki geçen sene, bu yanında hafif kalıyor. Yine de içimi acıtıyor, sızlatıyor. Her seferinde hiç düşünmek istemediğim kötü olasılıklar bir bir düşüyor aklıma. Sonra hemen silkiniyorum, sana bakıyorum, karşımdaki patavatsıza içimden "sensin aptal" diyorum. Neyse geçelim bu konuyu. Gezimiz kısa ve güzeldi özetle.

Hayatımızda 14 Eylül'den itibaren köklü bir değişiklik oldu. Ben 1,5 sene sonra işe başladım. İşyeri ile anlaştığımda çok zor geldi aslında seni bırakıp gitmek düşüncesi ama başka yolu da yok maalesef. Şu anda anneannen bizde. 1-2 ay böyle idare edeceğiz. Bu yüzden aklım evde kalmıyor. Nasıl olsa emin ellerde olduğunu biliyorum. Sadece seni çok özlüyorum. Akşam eve babanla döndüğümüzde senin bizi gördüğündeki mutluluğunu, neşeni yaşamak ise ayrı bir keyif.

Ne garip, sen hayatıma girmeden önce hayatta evde oturamayacağımı, çalışmadan duramayacağımı düşünürdüm. Çok yanılmışım. Bal gibi oturabilirmişim.
Bu hafta içinde nefroloğumuza da gittik. 6 ay geçti en son gidişimizin üzerinden. Gitmeden önce çektirdiğimiz sintigrafi ve böbrek ultrasonu temiz çıktı. Bundan sonrası için profilaktik olarak antibiyotiğe devam, düzenli idrar kültürü ve acil sünnet önerdi. Gelişimini tam tahmin ettiğim gibi 7-8 aylık olarak gördü. Kronolojik olarak artık 14 aylık oldun. Düzeltilmiş ise 11 aylıksın. Amma velakin hastane dışında, yani evde geçirdiğin süre tam 8 ay aslında. Ve senin tüm hastane süreçlerinde gelişimin hastaneye girdiğimiz günkü gibi kaldı. İşte bu sebeple rahatım. İnşallah en kısa zamanda yaşıtlarını yakalayacaksın.
Boy ve kilo gelişimine gelince; boyun fena değil, şimdilik iyi gidiyor. 74,5 cm olmuş bu hafta itibari ile. Kilon ise 7625 g. Tam 4 ay önce 7260 gr idin oysaki. Kilo alımın bıçak gibi kesildi. Neden? Çünkü yemek yemiyorsun. Klasik anne yorumu değil bu inan. Etrafımdaki bütün anneler, istisnasız çocuğunun yemediğinden şikayet ediyor. Bu annelere benim annem de dahil tabi. Akşam eve geldiğimde 2-3 saat içinde arka arkaya ağzıma bişeyler tıkarken buluyorum anneanneni hala :) Bir yandan da söyleniyor bana tabi; nerdeyse zafiyet geçirecekmişim vs...:) Halbuki kilom gayet normal ya neyse... Senin kilona gelince, yediğin öğün sayısını artırmayı denedik olmadı. Daha kalorili şeyler verelim dedik, o da olmadı. Yeni tatlara oldukça kapalısın. Bir problemimiz daha var, hala bütün yediklerin blenderdan geçiyor. Küçücük bir tane bile gelse yutamıyorsun. Alt ve üstteki 2'ser dişin çıktı aslında. Artık çiğnemeye başlaman gerek ama sende tık yok o konuda. Biraz daha sabır.



2 Eylül 2009 Çarşamba

İNANÇ BALONDAN KORKARSA :)

Oğlum senin gaddar annen(!), balonun sönmesinden korktuğunu farkedince, bunu kaydetmeyi kendine ödev bildi, üstüne üstlük bir de bu blogda yayınlamaya karar verdi. (Ne yapayım çok komiktin!:) )