10 Aralık 2012 Pazartesi

ATAKSİ

Annen yine gaza geldi oğlum geçen ay. Bu yürüyüşün bir türlü düzelmeyince, ne yapsam, nereye gitsem derken, ne zamandır aklıma takılan akupunkturu denemeye karar verdim. En azında gidip bir doktorla görüşeyim dedim. Bu işi Türkiye'ye ilk getiren yaşlı bir doktor amca bulduk. Gittik muayenehanesine... Eline bir makineye bağlı demir çubuk alıp, orana burana çubuğu değdirdi. Sonra babanla bana dönüp, hanginizin ailesinde şeker var dedi. Doğal olarak her ikimizin ailesinde birilerinde var dedik. Bize cevap olarak, işiniz çok zor, bu çocukta şeker var dedi. "Beyin hasar görmemiş, ama beyne giden sinirlerde hasar var" dedi. Öncelikle bizden film ve şeker takibi istedi. Bizde Allah allah deyip, şekerini takip etmeye karar verdik. Bu arada adam beyne giden sinirler deyince, ben hadi dedim gene bir nörologa da gidelim, ne zamandır gitmiyoruz... Bu arada şekerini ölçtüm 1-2 gün. Başka çocuk olsa parmağını deliyorum, kanatıyorum diye ortalığı ayağa kaldırır; sen hadi oğlum pıt yapalım deyince, parmağını uzatıyordun kan şekeri ölçelim diye... Benim güçlü oğlum...

Velhasıl şeker takibinde bişey çıkmadı. Nöroloğa(Serap Uysal) gittiğimizde akupunktura da gittiğimizi itiraf edip, fikrini alayım dedim. Bir de tabi beyinle ilgili tespitini söyledim. Doktor güldü :) Beyin dediğiniz şey milyarlarca sinir hücresinden oluşur zaten dedi. Ben o an, akupunkturu eledim açıkçası... Sonra nörolog bizden, film, mr, kan testi istedi. Onları yaptırdık. Bu arada yeni bir ortopediste gittik.  Ayşegül Bursalı. Hikayemizi anlattık. Seni muayene etti. Ve aslında ayaklarındaki spastisenin çok fazla olmadığını, yürümenin bozuk olmasının sebebinin bel kaslarının zayıflığı olabileceğini söyledi.  Mantıklı geldi... Bir de bize yeni bir fizyoterapist önerdi. Biraz çalışın, sonra 2. botoksa karar verelim dedi. Ayşegül hn'dan 1 gün sonra mr çektirip, bu sefer de yeni bir fizik tedavi doktoru Demet Ofluoğlu'na gittik. Mr, film sonuçları, kimin ne dediğini anlattık. Sonuç Nadire Hn'ın Haziran ayında söylediğini söyledi. Nadire Hn  teşhisin ismini söylememişti. Demet Hn senin ataksik olduğunu belirtti. Yani mr'da da çıktığı gibi beyinde hasar var, ve bu hasar sonucu çok şükür sadece denge problemin var.  Bunun tam tedavisi çok mümkün görünmemekle birlikte doktorları şaşırtan vakalar da yok değilmiş. İşte bu cümle yeter bize oğlum. Daha doğrusu sana yeter... İşte o vakalardan biri de sen olacaksın, eminim buna... Demet Hn bize mümkün mertebe seni spora yönlendirmemizi, kaslarını mümkün olduğunca geliştirmemizi söyledi. At binmeni önerdi. Bu zamana kadar duymamıştım. Biraz araştırınca "hippoterapi" diye birşeyin, yani atla fizik tedavinin olduğunu öğrendim. Tesadüfe bakki İmran bunun eğitimini almış yeni. Şimdi onunla hippoterapiye başlayacağız. Ayrıca Ayşegül Hn'ın önerdiği yeni fizyoterapistimiz Devrim Bey ile tanıştık. Şimdiye kadar görüştüğümüz fizyoterapistlerden farklı olarak egzersiz için yardımcı malzemeler çok fazla kullanıyor. Örneğin şu aralar bantla tedavi deniyoruz. Bu arada geceleri afo kullanıyoruz Ayşegül hn'ın önerisi ile. Bu ara yoğun bir fizik tedavi görüp, sonucuna göre botoks yaptıracağız. Çok şükür ki kalça yapında, veya omurilikte bir bozulma deformasyon yok. Bu arada gittiğimiz her yeni doktor, fizyoterapist, senin ne kadar iyi durumda olduğunu söylediler, çok iyi rehabilite olduğundan bahsettiler. Evet dedim şükrederek, her seferinde...

Bu haftasonu okulunda kukla gösterisi vardı, beraber gittik. Öğretmeninle uzun uzun sohbet etme fırsatı buldum. Bana okuldaki bütün arkadaşlarının ailesinin seni tanıdığını söyledi. Bütün arkadaşların evde senden bahsediyormuş :) Öğretmenin senin özgüveni yüksek bir çocuk olduğunu söylüyor. Yeni birşeyi ilk kim yapmak ister diye sorduğunda hep sen atlıyormuşsun, "ben yapacağım", "ben artık büyüdüm, tek başıma yapabilirim" minvalinde cümleler... tabi inatçılığına da değindi doğal olarak :) "asla istemediği birşeyi yaptıramıyorsun İnanç'a" dedi. Kime çektiğini sordu :) Daha önceki görüşmede, rehberlik öğretmeni senin espriler yapabilen komik bir çocuk olduğunu söylemişti.

Bir de paylaşma mevzusu var. Eve gelen misafir çocuklarla oyuncaklarını paylaşmayınca, sana paylaşman gerektiğini anlattık. Şimdi bana karşı kullanıyorsun. Telefonumu vermediğim zaman bana dönüp "ama oyuncaklarını paylaşmalısın, sen benimle paylaşmıyosun" diyorsun...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu mudur? bence budur:)inançcım nede güzel büyüyorsun.daha iyi ol daha mutlu ol.sen hep gül.hep daha iyi olki zamanında acının en dibini yaşayan annende mutluluğun zirvelerinde gezebilsin, bu gerçek başarı hikayesinden herkes bir umut arayabilsin.
bu arada benimle telefonlaşıp beni dinlediğiniz için teşekkürler tekrar.
seçkin
seçkin

prematureannesi dedi ki...

Merhaba Seçkin Hn,

Teşekkür etmenize hiç gerek yok. Her zaman zevkle. İstediğiniz zaman arayabilirsiniz... Siz de inşallah çocuğunuzun büyüdüğünü, okula gittiği günleri göreceksiniz. sağlıkla sıhhatle inşallah...

Adsız dedi ki...

Maşallah çok büyümüş ve dahada yakışıklı olmuş.ALLAH nazardan korusun :)) İnanç'ın gelişmelerini hep takip ediyorum ve çok mutlu oluyorum.Onun tatlı yanaklarından öpüyorum..Kendinize iyi bakın,Yeni yıldada bütün mutluluklar sizi bulsun ...Derya...

prematureannesi dedi ki...

Çok teşekkürler Derya'cığım.
Sevgiler