24 Nisan 2011 Pazar

YAZMAK LAZIM



Ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı... Yazmam lazım aslında. Geriye dönüp baktığımda neyi ne zaman yaptığını hatırlayamayabiliyorum çünkü.

Şubat ayından sonra çok değiştin mesela. Birden bire kelimelerin arttı. sonra ardından cümlelerin geldi; önce 2 kelime, sonra 3 kelime... Şimdilerde derdini bayağı ifade eder, sorduğumuz sorulara cevap verir oldun. Ben-sen kavramı oturmadı gerçi. Kendine istediğin birşey için sen- sana vs kullanıyorsun. Fiil çekimleri de yok. Kucağımdan inmek istediğinde "anneciğim iner misin?" diyorsun. Her duyduğun kelimeyi tekrarlıyorsun. Sayı saymayı öğrendin. 120'ye kadar sayabiliyorsun arada takılsan da... Yani işin mantığını çözdün. 60'ın 70'in sırasını karıştırsan da ben 60 dediğimde devamını getirebiliyorsun; 61, 62... Türkçesini öğrenince ingilizcesini de öğrettim sana. 30'a kadar ingilizce olarak da var kelimeler dağarcığında. İlk öğrenirken hatta türkçeyle biraz karıştı. Ben söylüyordum sen tekrar ediyordun ki 5'e geldiğimizde five dedim, sen five dedin; ben acaba hatırlar mısın diye "sonra?" diye sordum; başladın; faf biy, faf ki, faf uj, fafdöt, faf beş, faf altı, fafyedi faf sikiz, faf dokuz, faf on:):)... Sonra renkleri zaten öğrenmiştin, onların da ingilizcesini öğrendin. bir oyuncağı eline aldığında önce türkçe ardından ingilizce rengini söylüyorsun. En komiği de mor : pülpıl...

Yürümeye gelince; tek elinden tutunca bayağı bayağı yürüyosun. Artık dışarı çıktığımızda arabana oturtamıyoruz seni. Tek başına ise hala cesaretin yok. Kısa bir mesafede dengeni sağlamaya çalışarak devam ediyorsun o kadar. Sağ taraf ile sol taraf arasındaki fark o kadar bariz ki aslında benim için, sanırım bu tek tarafın güçsüz olması işi zorlaştırıyor senin için. Neyse buna da şükür... Az kaldı, inanıyorum ben...

Hiç yorum yok: